Yakalanan iktidar rüzgarı?

Sevgili okurlar,
Dünkü yazımda; “Demokrasinin güzelliği bu” başlığı altında, siyasi partileri, muhalefeti ve siyasi iktidarı ve dolayısya CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu irdeledim..
Bugün CHP(Cumhuriyet Halk Partisi) Sakarya’da, “Parti Grup Toplantılarından” birini gerçekleştiriyor..
Atatürk Spor Salonu’nda gerçekleştirilecek toplantıya, başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere,  hemşerimiz CHP Meclis Grup Başkanvekili Engin Özkoç ile birlikte, 100’e yakın milletvekili katılıyor.
Siyaseten, bir ana muhalefet partisinin böyle bir karar alması çok önemlidir..
TBMM(Türkiye Büyük Millet Meclisi) tatilde olduğu için CHP, halkımızı bilgilendirmek amacı ile Meclis Grup Toplantılarını, çeşitli illere yayarak, halkımızı bilgilendirmeyi öncelledi.
Bugün CHP’lilerin nabzı Sakarya’da atacak!
CHP Üst düzey temsilcileri yanında, Sakarya CHP İl Başkanı Ecevit Keleş ile İlçe teşkilat başkanları, partililer ve vatandaşlarımızın katılımı ile bir başka hava ve rüzgar estirilecek..

YAKALANAN İKTİDAR RÜZGARI
Bu gerçekten önemli bir karardır..
Bu kararın mimarı elbette CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile kurmaylarıdır..
Yakalanan “iktidar rüzgarı”, böylece illere taşınıyor..
“CHP’nin yapacakları, projeleri, fikirleri, düşünceleri, parti programında olanlar, ülke gerçekleri ve iktidardaki siyasi iradenin, 20 Yılda yaptıkları, yapamadıkları”, Sakarya’da tekrar gündeme taşınacak..
Kısacası, “Sakarya ve ülke gündemi” için çok önemli bir toplantı, Sakarya’da gerçekleştiriliyor..
Bu önemli toplantıya, hemşerimiz CHP Sakarya milletvekili ve Parti Meclis Grup Sözcüsü Engin Özkoç ile Sakarya siyasitenin önemli taşlarından, Sosyal Demokrat anlayışın temsilcisi Ecevit Keleş ve arkadaşları ev sahipliği yapacaklar..

SAKARYA, EV SAHİBİ
Onların nezdinde, bu toplantıya Sakarya ev sahipliği yapıyor..
İnşallah Sakarya’da tatsız olaylara tanıklık etmeyiz?
Bunu, şunun için söylüyorum, “zira CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik gerçekleştirilen saldırı,l inç girişimi ve engellemeleri hatırlayınca”, inanın siyaseten tiksiniyorum!..
Bu sadece, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için geçerli değil?..
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel
Başkanı Temel Karamollaoğlu ile diğer siyasi parti liderlerine karşı gerçekleştirilen saldırıların ardı, arkası, neden kesilmez ki?
Son olarak, Ülkenin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın tartışmasının küfürleşmeye kadar gelmesi, Türk siyasetinin geleceği hakkında vatndaşı endişeye sevk ediyor?

HALKIN TERCİHİ?
Halkımız, sandık başına gidip tercihini yapmış..
“Bir kesimi iktidar, bir kesimi muhalefet” olarak, tercih eden halkımızın, kararına karşı çıkılması, “hangi demokratik anlayışla izah edilebilinir?
Bu bağlamda “muhalefetin bir araya gelerek, bir masada toplanmasına” neden tahammül edilmez?
Siyasetin doğasında bu yok mudur?
Bu kesim, siyaset dışımıdır yani?
Öyleyse, bu oluşumu gerçekleştiren ve bu olumuşun önderliğini yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ parti Genel Başkanı Meral Akşener ve diğer paydaş parti liderlerine, neden saldırılır?..
Haydi saldırıları anladık, hakaretlere bir anlam veren var mıdır ki?

SİYASİ HAZIMSIZLIK?
Ne demek, “zillet ittifakı” ve diğer yakıştırmalar?
Bütün bunların arkasına bir de bu oluşumu “terör” ile ilişkilendirmek, HDP ile bir bağ içinde göstermek?
Belki, “bu siyasi manevra, muhalefeti zayıflatma” girişimidir?
Öyle de, “bu siyasi hazımsızlığı”, gelecek nesillere nasıl anlatacağız?
Yani, sizin gibi düşünmeyen, sizi desteklemeyen, sizden olmayan, fikir ve düşüncelerinize katılmayanları, “hain, terörist” ilan etmek, neyin nesi?
Böyle önemli bir toplantı gününde, bunları yazmak bile bana zul geliyor!..
Oysa, ülkenin, memleketimizin ne çok sorun var!
Siyasi iktidarı tercih eden vatandaşlarımızın, “hangi kıstaslar bağlamında, bir siyasi cenahı iktadrara getirdiğini” bilmeyenimiz mi var?

HEDEF TUTTURAMAMAK?
Öyleyse, “gelinen noktayı işaret etmek” gerekmez mi?
Yani, ne vaat edildi, ne yapıldı?
Bunun muhasebesini yapmak, vatandaşın asli görevidir, hakkıdır!..
Muhalefetin de öyle!
Yapılan güzellikleri yazdığımız gibi, müsade ediniz, eksiklikleri de muhalefet ile birlikte dillendirelim!
Bunun kime, ne zararı olur?
Siyaset, bunu gerektirmez mi?
Siyasi iktidar neden, eleştirilere tahammül göstermez?
Neden, bu eleştiriler karşısında, savunma refleksi içinde olur?
-Efendim iç siyasi durum..
-Dış siyasi mülhazalar..
-Dünyada ki gelişmeler..
-Ekonomik buhran..
-Suriye, Irak, Afganistan ve Ukrayna savaşı..
-Doğu Akdeniz, Libya, Yunanistan gelişmeleri..
-Avrupa Birliği(AB) ilgili, bir öyle, bir böyle?
-Faiz sebep, eflasyon sonuç?
Yani siyasi iktidar, “bir türlü beceriksizliklerini kabul etmek” istemiyor?..
İktidar yolunda, yola çıktıklarınızın yarısı nerede?

AKIL ALACAK GİBİ DEĞİL?
Bilakis, bunların dillendirilmesinden neden rahatsızlık duyuluyor?
Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, bir partinin genel başkanı, “neden 65 Bin kişi ile mahkemelik” olur?
Bilen varsa, söylesin?
Ülkeyi alt-üst etmenin, ters yüz etmenin, anlayışları değiştirmenin, “kindar ve dindar” bir nesil yetiştirme çabaları, insanları kutuplaştırmalar, tarikatlara, cemaatlere ayrıcalıkları sineye mi çekelim, görmezden mi gelelim?..
“Bunları dillendiriyor” diye, “ana muhalefet ve diğer muhalif cenaha saldırmak, kendi suçunu, beceriksizliğini ört-bas etmek” değilde nedir?
Kimse kusura bakmasın?
Benim partim yok!

ÖNEMLİ OLAN?
Bir oyum var, seçim zamanı gider, tercihimi yaparım!..
Ben ülkemin gerçeklerini dillendirmekle mükellef, ne iktidarın sesi, ne muhalefetin paralı askeriyim!.
Benim görevim, halkımı bilgilendirmek, haberdar etmek..
Yani, bu ülkede, sırf menfaatler adına, “cübbesini çıkaran, şapkasını bir kenara öteleyen, siyasi iktidarın gücüne boyun eğen,  fırsatları kaçırmayan, apoletleri sökülen, kin ve öfke ile hapse tıkılanların, ballı,börek,köşebaşılarına konanların,ihaleleri kapanların, koltuklara kurulanların..” sesi mi olalım?
Yakışır mı bize?
Ukalalık olmasın ama, “FETÖ denilen terör örgütü ve PKK’nın sivil kanadı ile yapılan birlikteliklerde bile çekinmeden uyarı yazıları yazan öncülerden biri olarak, ülkemin, insanımın gerçeklerini yazmaya, dillendirmeye” devam edeceğiz..
“Görmedim, duymadım, işetmedim”  istenen bu mu?
Derdimiz, ülkemizin, insanımız derdidir..
“Bu dertlerle hemdem olanların sesi olmak ta”, bizim görevimizdir..

TARİH FARKLI YAZACAK?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, yarın tarih, daha farklı yazacaktır, muhakkak!
Ama unutmayınız ki, onu bir türlü sindiremeyenler, hazmedemeyenler, çeşitli yakıştırmalara layık görenler, inanç temelinde ayrıştıranlar, ne hikmetse, “yoklukları, yolsuzlukları, yalanı, dolanı ve iğrençlikleri, beceriksizlikleri, hesapsızlıkları, içlerine sindiriyorlarsa”, mesele yok!
Bildikleri yolda yürüsünler?
Bu vesile ile CHP’nin Sakarya Grup toplantısı önemlidir..
“İnşallah ülkemiz için, insanımız için bu toplantıdan güzel, yapıcı mesajlar” verilir..
Bir Sakaryalı olarak, “CHP’lilere hoşgeldiniz” diyorum!..
Ülke yönetimine talip olanları takip etmek, irdelemek, sorgulamak,her vatandaşın yasal hakkıdır..
Bundan vaz mı geçelim?
Yusuf Cinal yazıyor, 13 Eylül 2022 Gaziantep