Başlığı attım, dakikalardır bakıp bekliyorum!..
-Nasıl dolduracağım bu satırların altını?
Zira 1 haftayı aşkın bir süredir ekranlara kilitlenmiş seyrediyoruz İsrail vahşetini, yaptıkları katliamı… Bunun da ötesinde, çoğu aklı başında insanın değerlendirmesiyle;
-Filistin’deki soykırımı…
Tam bu noktada belleğim beni 80 yıl öncesine götürüyor. Irkçı ve de faşist Hitler’in 2. Dünya savaşı sırasında “Yahudi soykırımı” uyguladığı yıllara yani. Halen, insanlığın belleğine kazınmış, üstüne belgeseller yapılmış, yüzlerce araştırmaya konu olmuş bu olaya…
Kimdi katledilenler? Elbet bugünün İsrail devleti vatandaşı konumundaki Yahudi Cemaati’nin barındığı topraklarda yaşayan halkın bugünlerdeki ataları…
O İsrail ki, “Adanmış Topraklar” denilen ve Filistin’deki Araplardan satın alınmış, sonrasında savaşlarla adım adım kazanılmış topraklarda kurulmuş bir devlet!..
İşte şimdi o devletin güçleri son bir saldırıyla Müslüman Filistin halkını 1000 (bin) yıllık vatanlarından söküp atma emelinin son aşamasını uygulamaya koymuş bulunuyor.
Hamas’ı yaratıp destekleyenler!..
Biliyorum, bu kadar özet dünyanın bildiği bir durum. Ama son savaş, Amerika ve batı devletleri dışında beklemediği bir gerçek. Hele de böylesine, çocuklar dahil sivil halkın katledilmesi…
Evet, olanı biteni ekrana kilitlenmiş halde izlemek zorunda kalanların uğradığı “Beyin Dumuru” ben de halen etkisini sürdürüyor. Türkçesiyle;
-Beynim yanıyor dostlar!..
O nedenle de tutuk, tutuk gidiyor yazı…
Nettin Yahu efendi!
Peki, nasıl başladı olaylar?
Bunu da kısaca “Beklenmedik şekilde” diyor konunun uzmanları. Nedir “beklenmedik” olan?
-Kendini Filistin devletinin yerine koyan HAMAS adındaki İslami terör örgütünün İsrail’e saldırması sonucu.
Kim kurmuş, kim desteklemiş örgütü?.. Elbet Talabani örneğinde olduğu gibi Amerika ve Batıdaki müttefikleri.
Hamas örneğinde bunlara, şimdi “yok edeceğiz” dedikleri Netanyahu’nun başında olduğu İsrail devleti. Evet aynen böyle;
-Hamas’ı her yönüyle desteklemeliyiz diyen ‘Nettin Yahu” efendi!..
Bu böyle bilindiğine göre, dünyadaki ve ülkemdeki konunun uzmanları diyor ki;
“-Bu bir danışıklı dövüş. Sen bana saldırır gibi yap, bana gerekçe yarat, ben de sana saldırır gibi yapıp, Filistin halkını yok edeyim. Ya da sürgüne mecbur bırakıp, o toprakları da işgal edip, sınırlarımı genişleteyim.”
Akıl-mantık da bu değerlendirmeyi doğruluyor, ben de katılıyorum…
***
Sonra ne oldu derseniz, aynen olanlar oldu!.. İsrail uçaklarla, füzelerle Filistin halkının üzerine bombalar yağdırdı. Bir yanda stratejileri gereği halkı göçe zorlamak üzere elektriğini, suyunu kesti. Hatta fırınları bombalayarak…
Ve sıra geldi hastanelere…
Aynen öyle oldu. Gazze’nin en büyük hastanesi, savaş hukuku hiçe sayılarak bombalanarak yok edildi!.. O enkazın altından çocuk, yaşlı, hasta, yaralı 500’e yakın ceset çıkarıldı.
Hemen ertesi gün, dünyadaki baş destekçisi Amerikan Başkanı Joe Biden İsrail’de.. Netanyahu ile bir sarmaş dolaş, sırıtan çehrelerle açıklamalar. Utanmadan, sıkılmadan demez mi ;
-Hastaneyi karşı taraf vurdu!..
Ne çabuk öğrendin Co Baydın? Gerçekten “baydın” artık,
-Gerçekten baydın!..
Ya camileri, kiliseleri vuran, yaşam alanlarını yerle bir edip, içindeki ve çevresindeki sivilleri öldüren?..
***
Dedim ya; kopuk, kopuk tamamlamaya çalışıyorum yazıyı. Bu vahşet karşısında devlet adamları bir yanda, devletlerin vatandaşları halk karşı tarafta.
Birincileri, İsrail’e “taziye ziyareti” sırasına kirmiş giş gibi Netanyahu’nun karşısında el pençe saygı duruşundalar.
Karşısında ise o devletlerin vatandaşları, vahşeti protesto haklarını kullanmakta…