Benim, bizim, hepimizin öğretmenleri vardı ki…

HÜSNÜ ARSLAN

28-11-2023 11:21

-Öyle değil mi?
Hepimizin öğretmenleri yok muydu?
Bize harf-harf, hece-hece okumayı öğreten. 
Başımıza dikilip, minik parmaklardan tutup A , B, C’nin nasıl yazılacağını belleten öğretmenlerimiz…
*** 
Dün “Öğretmenler Günü” idi. Olmayan gün, hafta kalmadı. Öyleyse bizi “okuyup, yazan, düşünen” bireyler olmamızı sağlayan öğretmenlerimizin neden “senede bin gün”  günleri olmasın? 
Ah, Ahhh! Bir de, onlara bu değerli emeğin karşılığı olarak;
-Maddi, manevi hak ettiklerinin karşılığını veriyor olabilseydik… 
Bu özel günde, kendi üzerimden genelleştirerek onları anmaya, anlatmaya çalışacağım.

O kadar çoklar ki…

Benim köyüm, Kanlıpanar’dan başlayalım. Cumhuriyet’in aydınlanma girişiminin ilk öncüleri eğitmenler. “Üç ten şahadetnameliyim” diyerek eğitim derecesinin anlatan babamın öğretmenleri;
-Eğitmen Adil, eğitmen Ahmet (Çetin)!.. 
Öylesine iyi eğitmenler ki, o üç senede sadece okuyup-yazmayı öğretmekle kalmamış, örneğin benim ortaokul yıllarıma eşit düzeyde aritmetik öğretmişler babam Osman Arslan’a;
-Santimine, kuruşuna kadar hesaplayabilen…
***
Sonraki kuşakların öğretmeni ise bir efsane; Mürvet Sökmen… 10 yıl kalmış köyümde, Ziraat teknisyeni eşi Hilmi Sökmen ile birlikte…
-Amcalarımın, halalarımın, onların kuşağı çocukların öğretmeni. 
Ben, yaşımın bir yıl küçük yazılması nedeni ile o efsane öğretmenin öğreticiliğinden feyz alamayanlardanım. O yıl merkez Dumlupınar ilkokulunda devam etti “şehirli” çocukları eğitmeye… 
Bana ABC’yi öğretense “Nezahat Öğretmen”dir. Annesiyle birlikte gelen ve iki yıl kalan. 
Bir de, Devrim Ortaokulu’nun efsane beden eğitimi öğretmeni;
-Necdi Yazangil!
Biliyorum o hala sağ ve Eskişehir’de sürdürüyor yaşamını… 
Unutmadan, esas öğretmenim İlkokulu “beşe kadar okumuş” köyüm ahalisinin “şehirli gelin” dedikleri;
-Annem Hüsniye Arslan…
***  
Ama o aralıkta, iki dönem pek çok öğretmenim oldu. Onlar da;
-Çifteler Köy Enstitüsünün stajyerleri, genç öğretmen adayları. 
Ve nihayet aynı Köy Enstitüsü mezunu amcam; 
-Cevat Arslan…
İlkokul diplomamda; Akşehir ilçesi, Tuzlukçu Nahiyesi, Kundullu Köyü  öğretmeni ve Başöğretmeni olarak o’nun imzası olacaktır.
-Hepsini rahmet ve saygıyla anıyorum, 

Hem öğretim hem eğitim

“İlk mektebim” böylece tamamlanmış, 1957’nin ortalarında “biz de şehirli” ailelerin arasına karışmıştık! Orta öğrenim deki Yıllarımın tamamı, sonradan “Atatürk” adı verilen Eskişehir Lisesi. O yıllarda, bir tek “Mehmetçik Ortaokulu” vardı ki, bizim kuşak Ortaokul-Lise öğrenimi aynı liselerde geçiyor ve hepimizin;
-Onlarca öğretmeni olacaktır…
Onlardan hatırladığım bazılarını sayarsak;
Türkçe öğretmenimiz Yahya Bey, İngilizce öğretmeni Cahide Hanım, Matematik öğretmeni Hüseyin Bey, Resim Tabiat Bilgisi Saadet Mertler ve diğerleri… 
Unutmadan, orta sonda karne notumuz ne olursa olsun, sene sonunda mutlaka her dersten sözlü-yazılı sınavlarda başarılı olmak şartı vardı. Liseye geçiş böyle olurdu ancak!... 
*** 
Lise yılları, gençlik çağının başlangıcındaki biz öğrenciler ve de o geçiş sürecinin,  öğretici ve eğitici öğretmenlerimiz için önemliydi. Öğrenciler için buluğ çağı sorunları, öğretmenler içinse o sorunlarla başa çıkma uğraşıları. Elbet en önemli görev;
-Kaliteli eğitim!.. 

Milletimizin öğretmeni ATATÜRK’e… 

Doğrusu o dönem öğretmenlerimizin kaliteleri ve o kaliteye uygun öğreticilikleri üst seviyede idi. Aynı zamanda bizlere dönük tavırları da; “Baba ya da Anne” ilgisi düzeyinde idi.. 
Lise öğretmenlerimizin de hatırladığım bazılarını sayarsak;
Türkçe dersimizin adı Edebiyat olmuş. O derste ilk öğretmenim, efsane bir isim;
-Cumhuriyet tarihi araştırmacısı şair, yazar Vehbi Cem Aşkun. 
Sonrasında Mehmet Baturalp ve yine bir efsane Muharrem Barut. Açıkçası onlardan, edebiyat ve yazın anlamında çok şeyler öğrendiğimi sonraları daha iyi anladım. 
Matematikçi Hikmet Bey, Kimyacı İhsan Bey, Fizikçi Rahile Hanım, Tarihçi Zehra Üçok. Müzik öğretmenlerim. Hüseyin Bey ve de müzik öğretmenim Sumru Oktay.
Onları da şükranlarımla birlikte rahmet ve saygıyla anıyorum…
*** 
Ne de çoktular, nasıl bir ilim/bilim kalitesi katmışlar bizlere ve “iyi insan” olabilmenin bilincini vermişler… 
Ama onların da öğretmenleri vardı kuşkusuz. başta milletimizin en büyük öğretmeni;
-Mustafa Kemal ATATÜRK.. 

DİĞER YAZILARI Halk TV'den Büyükerşen'e beklenmedik 'veda' yayını 01-01-1970 03:00 Yılmaz Büyükerşen abime benden ‘veda’ mektubu!.. 01-01-1970 03:00 Akşener ve Hatipoğlu'nun 'merkez üssü' Eskişehir!.. 01-01-1970 03:00 Kent ve Bellek: Mehmet Alp 01-01-1970 03:00 Şehirlerin nüfusu, belediyeler, başkan adayları ve Kars örneği!.. 01-01-1970 03:00 ELBARDER'den 100. Yıl Paneli Balkan göçmenleri rolü... 01-01-1970 03:00 Yılmaz Hoca’nın yaşı-başı meselesi ve son kararı!.. 01-01-1970 03:00 Uçtu Uçtu, Kuş Uçtu 01-01-1970 03:00 Bir çınar filizlendi Selanik topraklarında 1881’lerde… 01-01-1970 03:00 Nedir bu vahşet? Dünya duymuyor, duyanlar seslerini yükseltemiyor. 01-01-1970 03:00 Halit Kıvanç, Cumhuriyet ile yaşıt bir ulu çınar 01-01-1970 03:00 Siyasette zıtlaşma kime kar kime zarar? 01-01-1970 03:00